27.07.2009

Kadri kıymeti bilinmemiş albümler #1- Musiki Ahmet Sinan Hatipoğlu


CD Albüm:
Musiki - Ahmet Sinan Hatipoğlu
Plak Şirketi: 1 Numara
Şarkı Listesi:
1- Yirmi Beşinci Kısım 3'42
2- Aşkı Tutmalıyım 4'01
3- Rüya 2'17
4- Uzak 3'46
5- Anatolian New Age 4'30
6- Kara Toprak 4'56
7- Beklediğim 2'52
8- Derviş 3'00
9- Neler Atlatır İnsan 4'22
10- Tango 2'39

1993'te Çeşme'de yaşadığım yıllarda haftada en az bir kere İzmir'e gelmeye çalıyordum. Şimdi nasıldır bilmiyorum ama o yıllarda kış ayları geldi mi Çeşme'de doğru düzgün CD ve kaset satan bir dükkan kalmazdı. Bu nedenle İzmir'e gidip haftada bir piyasaya hangi kasetler çıkmış, hangi albümlerin CD'leri gelmiş kolaçan etmezsem rahat etmezdi içim. (Bu arada işimin müzikle alakası falan yoktu, 2005'e kadar avukatlık yaptım.) İşte yine böyle bir "sürek avı" sırasında her zaman kasetlerimi, CD'lerimi aldığım yere giderken İzmir'in en eski toptan plakçılarından biri olan Bedri Plak'ın vitrinlerine bir bakayım dedim. Daha önce hiç tanımadığım bir sanatçının, çıktığından haberimin bile olmadığı, içeriği konusunda kapağında yazan "Anatolian New Age" ibaresi dışında (ki o tabir yüzünden albümü almama ihtimalim bile olabilirdi) hiçbir fikrimin olmadığı Musiki adını taşıyan albümünün kapağına takıldı gözüm. İşin açıkçası "Anatolian New Age" tanımı beni başta ürkütmüş olsa da kapağın güzelliği beni hemen albümü almaya itti. Zaten kaseti yayınlayan firmanın Ali Kocatepe'nin sahibi olduğu plak şirketi "1 Numara" olduğunu görünce içim de rahatlamıştı. (Aşağıya o gün aldığım kasetin kapağının ön ve arka yüzünü de scan edip koydum. Çünkü kaset versiyonunda CD kapağında yer almayan fazlayan bir resim daha bulunuyor.)

Albümü walkmenimle Çeşme'ye dönüş yolunda dinledim ilk olarak yanlış hatırlamıyorsam. Play tuşuna bastığım andan itibaren de sonuna kadar dinlemeden bırakamadım albümü. O haftaki listelerimi yapmış olmama rağmen o sayfaları iptal ettim ve yeni baştan düzenledim listelerimi. Ahmet Sinan Hatipoğlu'nun Musiki'si böylece 15 Kasım 1993 tarihli 50 albümlük listeme 6 numaradan girmiş oldu. Sonraki hafta 3'e, bir sonrakinde 2 numaraya yükseldi ve orada bir hafta bekledikten sonra 13 Aralık tarihinde 1 numaraya yerleşti.

Musiki'yi komple albüm olarak çok sevmiş olsam da içindeki şarkılardan bazıları birkaç gün içinde diğerlerinin önüne geçti. Sözlerini Atilla İlhan'ın bir şiirinden alan (ki rahmetli İlhan hiçbir zaman kendime yakın hissettiğim biri olmamıştır) albümün açılış şarkısı Yirmi Beşinci Kısım hemen 15 Kasım tarihli 50 şarkılık listenin 4. sırasından listeye girdi. İkinci hafta 2. sıraya, 29 Kasım'a denk gelen üçüncü haftasında ise bir haftalığına da olsa listenin zirvesine çıktı.

Musiki benim listelerimin 1 numarasında iki hafta kaldıktan sonra ilk üçte uzun süre takılı kaldı. 1994 yılı geldiğinde albümden hâlâ sıkılmış ya da dudak büker hale gelmiş değildim ve 24 Ocak 1994 tarihli listemde önceki 2 haftanın lideri olan PJ Harvey'nin debut albümü Dry'ı indirerek onu zirveye yerleştirdim. (İnsanın kimseye hesap vermeyeceği "kendine ait listeler"i olması ne mükemmel bir duygu Yarabbim!) Maalesef bir sonraki hafta aldığım PJ Harvey'nin ikinci albümü Rid Of Me, Musiki'yi ikinci kez çıktığı 1 numaradan indirdi. Musiki'nin Top 50 Albüm listemden çıkışı ise tam 118. hafta kaldıktan sonra 5 Şubat 1996 tarihinde gerçekleşti. (Bu zaman zarfında PJ Harvey'nin üçüncü albümü To Bring You My Love da listelerimde 1 numara olup düştü. Demek oluyor ki 1 Musiki, 3 PJ albümüne bedeldir benim nazarımda...) Musiki 10 yıl süren "liste çağım"da istatistiksel olarak en başarılı Türkçe albümlerden biri oldu. Albümden listelerime Yirmi Beşinci Kısım dışında Uzak (#2), Aşkı Tutmalıyım (#16), Beklediğim (#5) ve 1 numaraya çıkan Neler Atlatır İnsan olmak üzere dört şarkı daha girdi.

Buraya kadar yazdıklarım sadece beni ilgilendiren şeyler olsa da, Musiki'nin bugün bazı yerlerde hâlâ adının geçiyor oluşu da aslında biraz da benimle ilgilidir. Her müziksever gibi ben de sevdiğim yapıtları başkalarının, özellikle sevdiklerimin sevmesini isterim. Eh biraz da dominant bir tarzım olduğu söylenebilir müzik mevzu bahis olduğunda... Musiki'yi keşfettikten hemen sonra da böyle oldu ve hemen Gökhan Pamuk'la paylaştım. O da hemen o günlerde İstanbul'da yeni yeni basın dünyasına girmek üzere olan Serkan Seymen'le paylaştı. Hatırlıyorum o günlerde Serkan, Nokta dergisinde çalışıyordu ve orada albümün tam sayfa bir eleştirisini yazıp yayınlamıştı. (O yazı bende mevcut ama maalesef bu yazıyı hazırlarken bir türlü bulamadım. Serkan böyle şeylere önem vermediğinden kendi saklamamıştır yazıyı eminim.) Gel zaman git zaman, 1996 yılında Roll dergisi yayın hayatına başladı. Önce Serkan, sonra onun aracılığıyla Gökhan, en son onlar aracılığıyla ben Roll'da albüm eleştirileri yazmaya başladık. (İLk yazılarımı hatırlıyorum; henüz bilgisayarım bile yoktu. Bu yüzden yazılarımı elle yazıp Çeşme'den İstanbul'a, Gökhan'a fakslıyordum, o da bilgisayarda yazıp disketle Roll'a ulaştırıyordu. Vay be, azimle yazan demek ki...)

Roll ekibiyle yüz yüze tanışmam sanırım dergide yazmaya başladıktan 2-3 sene sonra gerçekleşti. Ancak bu süre içinde gerek yıl sonu anketlerinde gerekse arada yapılan özel seçimlerde bana ve Gökhan'a da fikirlerimizi sorar, listelerimizi isterlerdi. Serkan zaten baştan beri Roll ekibinde sayılırdı. Bu anketlerde benim, Gökhan'ın ve Serkan'ın tercihleri büyük ölçüde birbirine yakın olduğundan üçümüzün destek verdiği isimler listelerde önemli bir yere gelebiliyorlardı. Roll ekibi "En Güzel 100 Türkçe Şarkı"yı seçmeye karar verdiğinde de durum böyle olmuştu. Hemen hemen sadece üçümüzün oylarıyla 100 şarkılık listeye iki Ahmet Sinan Hatipoğlu şarkısı girdi. Üstelik biri (Yirmi Beşinci Kısım)kılpayı ilk 10'a giremedi ve 11. sırada yer aldı. Gökhan'ın favori Musiki şarkısı olan Uzak da 87.sıraya yerleşti. Açık söylemek gerekirse, ne o gün ne de bugün, dünya insanları bizimle aynı görüşü paylaşmadı, paylaşmıyor, paylaşmaz da...

Roll dergisi adına Serkan ve Merve Erol, bu anketten yaklaşık bir yıl kadar sonra Ahmet Sinan Hatipoğlu'yla dört başı mamur bir de röportaj yaptı. Üç sayfalık bu röportajı aşağıda sizlerle paylaşmak istiyorum.



Son olarak bu sayfaya almak istediğim Musiki kupürü, artık yayın hayatına son vermiş olan Rolling Stone Türkiye'de 2007 yılının Ocak ayında yayınlanan "Kadri Kıymeti Bilinmemiş 15 Yerli Albüm" yazısından bir alıntı. Üç sayfalık bu yazının altında her ne kadar Barış Saraç ismi yer alıyor olsa da yazıyı döktüren kişi aslında SS Kruger lakabıyla ünlü bir arkadaşımız. (SS harfleri bir yerden tanıdık geliyor amma:::) Bu sayfalarda kullanılan resimlerin önemli bir kısmını da bizzat ben kendim scan edip yollamıştım üstelik. Her neyse, zaten önümüzdeki günlerde o 15 albümün tamamını olmasa bile önemli bir kısmını blog sayfama almayı düşündüğümden, bu mevzularda daha fazla geyik yapmayı o zamana bırakıyorum. (Aşağıdaki kupürde 1994 yazdığına bakmayın; tecrübeyle ve delillerle sabittir ki albümün yayın tarihi 1993'tür.)

Son olarak belirtmek istiyorum ki; artık piyasada bulmanın imkansız olduğu bu albümden sadece üç şarkının linki yukarıda yer alıyor. Eğer bu üç şarkıyı dinleyip hoşlanan arkadaşlar olursa, lütfen aydogduatilla@gmail.com adresine mail atarak benden albümün komple linkini sadece kendi bilgisayarlarına indirip dinlemek üzere istesinler. Albüm linkini buraya koyarsam eminim ki kısa zamanda kadir kıymet bilmez bazı şahıslar linki çalacak ve bilumum forum sitelerinde "İNTERNETTE İLK DEFA KENDİ RİPİM" tarzı başlıklar döşeyerek böbürleneceklerdir. Zamanında kadri kıymeti bilinmemiş eserlerin bu kez ayaklar altında çerçöp muamelesi görmesini istemem doğrusu.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Roll'un ilk 100'ü pek kalemim değil açıkçası. Oylamaya katılanlar galiba rock dinleyicisi. Sibel Can'ın listede olması ilginç. Benim listemde Ayşegül aldinç'ten "gözlerin su yeşili" , Seyyal Taner'den "dört duvar", Zerrin'den "tüm dünya ağlıyor, o yaz" var..

kıymeti bilimeyen albümlerim ise Sibel Sezal ve seden gürel'in albümleri, asya'dan "masum" .

Bu albümü ilk kez duydum burada. İlgimi çeken Şehrazat'ın ve LeylaTuna nick'li yazarın şarkısı oldu.

Demek o zamanlar şehrazat sadece kendisi veya sevgilisi zengin kadınlara şarkı verip, klip çekme zorunluluğu getirmiyormuş